Şiir Versus / Haziran - Temmuz 2020

Minör Egemenlikler
ve Çağdaş Rivayetler Üzerine

Furkan Çalışkan

BİR

Harfte özgür, kökte tutsak, cehennemde yalnız
Hayvanın yaratılışı hakkında üç gün düşündük
Dördüncü gün alemde var olan iki karanlığı
Biri öpemediğim ağzın diğeri sallanan lambaların eremediği
O uzak köşelerde kurduğun yuvalar
Alemde var olduğumuzu güneşin altında kurumuş bir ergenlik gibi
Irgatları terk eden ter damlalarının gittiği yeri arayarak
Ve konuşarak yalnızlığın temel ilkelerini ve akışkanlar mekaniğini
Kanımın kaynama noktasında ve eğimlerinde boynunun
Bir başlangıç noktası belirleyerek
Delilik riskiyle yanılgı ihtimalini eşitleyeceğiz.

-Zira, ölüm ivme ve kütleyi ilgilendiren bir büyüklüktür-
Yeterince hızlandığımızda yeterince çürütüldüğümüzde
Şişip suyun üstüne çıkan düşüncelerimiz kâfi miktar koktuğunda
İki değişken arasındaki ilişkinin görsel betimlemesini
Birbirimize bakarak, yutarak, çarparak ve yarım bırakarak
-Sonsuza kadar. Fakat sonsuzluğun ebatları var-
İki değişken arasında sabit kalan ne varsa katledeceğiz.

Sen siperler ve duvarlar dediğinde ben onların iki kız kardeş olduğunu
Ben tabutlar ve nehirler dediğimde sen onların kırpışıp duran iki göz olduğunu
Kara omuzlarıyla zaferin doğurduğu tek bir baba
Yenilginin, pazar yerinde patlamış bir bomba gibi saçılan dölleri
Bu kez ikimiz aynı anda; piçler, piçlerimiz, lerimiz, miz
Şimdi bu z’yi alıp eve gitmeliyiz.

İt ürüdü, tütün tüttü, motor patladı
Vardık ev diye güneyli kölelerin hep bir ağızdan söylediği o şarkıya
-Anılar ruhun teridir-
Sırtımızdan göğe doğru sapkın bir orkestra gibi yükseldi buhar
Altımızda arz ateşi bir hüküm verici olarak
Değerli madenlere, karıştırdığımız günlere, unuttuğumuz adreslere
Sessizliğe, şaşkınlığa ve şairliğe
Altımızda uzun düşüşlerin teselli edici bulutları
Ateşi bir kadı olarak tayin ettiler bize

ÇARPI

Samson’un kör berberi’nde gırtlağımla bir usturayı biledim
Rüzgârda uçuşan kıldan kemikleriyle çıraklar beni izlediler
Birlikte bin aydan daha uzun bir zaman, bin yanılgıdan daha
Minör egemenlikler ve çağdaş rivayetler üzerine
Bin cevaptan daha fazla şüphe duyduk

BİR

Ölümsüzlük bebeğim, ölümsüzlük asla uygarlaştırılamaz
Tırnakların gibi uzar ruhun kırk günden sonra
Ve saçların bir süre daha uygar dünyada kült bir bakire
Omuzlarında ceketim uzanır yanımda bir süre
Saçların ve tırnakların, usturlaplar ve yıldızlar
Yatağım bebeğim -BURAYA BAKARLAR- yatağım asla uzamaz
Prokrustes ya da grup terapisi, şimdi beni yeniden uydurmalısın
Bir Afgan Tekkesinde mesela, Via Dolorosa 56 Numara
Nane kokuları, sıcak havlular, çivilerden sarkan cübbeler
Zaman aramızdan vahşi bir at sürüsü gibi geçerken
Senin iliklerinde benim ıslığım dolaşıyor hala
Kim çekerse içine dalgaların ıstırabı dinecek
Benim ıslığım kimi çekerse içine arka bahçesine bir ceset gömecek

EŞİTTİR

Tekrar deneyelim, Aşil ve kaplumbağayı anlat bana
Mesafeleri ölçelim derecelere bakalım tekrar sayalım
İsveçli mesihler, son mutasarrıflar, bir Alman usta
O yıl boğazın suları donmuş olsun mesela
Ayaklarımızın altında her an çatlayıp kırılacak gibi
Birinde gündüzü diğerinde geceyi taşıyan gözlerinin
İlk defa görürcesine baktığı dünya

BİR

Soğuk yanığı.