Şiir Versus / Haziran - Temmuz 2020

Ben Aslında Kim Değilim?

İsmail Kılıçarslan

sözleri işveli şivebaz bir naib
kılıcı pek keskin bir şövalye
sözü tok bir muzaffer kral
sandılar beni ilkin,
aslanı doğuranın
beni de doğurduğunu…

ebced ve cifirden anladığımı
bakırdan altın
güzel avrat otundan zehir
baldırandan öksürük şurubu
yaptığımı sandılar
kalpleri kalplere tutundurmak için zehir
başka zehirler
düşmanlarımı öldürmek için,
eczadan ve tıptan ve cerrahlıktan
ve sağaltmaktan ve tımardan
anlarım sandılar beni,
bilmediler yaram nerede
bilmediler nasıl acıtır canımı
gün göçüp de ay çıkanda
sesleri alınınca şehrin
gölgeleri tükenince
nasıl taun gibi ve verem ve humma
ve kara veba ve sıtma ve tifo
gibi çöktüğünü üzerime
kimsesizliğimin

uzak illerden kente gelen
atlas libaslı bir tüccar sandılar beni
almayı ve satmayı
saymayı ve deftere işlemeyi
bilirim sandılar,
karabiber ve hint yağı
kına ve kişniş var sandılar
heybemde
güçlü köleler ve baharatlı cariyeler
kuzeyden yontulmamış çelikler
güneyden parıldayan küt kargılar
altınlar ve gümüşler ve yakutlar
ve zümrütler ve pırlantalar
gizli sandılar.
gizlenecek yerler aradım oysa
geçtiğim yollar boyunca
mağaralar ve dere yatakları
ormanlar ve savanlar aradım
saklanırsam geçer sandım
susarsam geçip giderler yöremden
karanlıkta kalırsam kimse tanımaz

usulü ve nahvi ve sarfı bildiğimi
bin delilden fetva devşirip
bin geceler istinbad ettiğimi
sandılar benim.
işbiliyyeden ve merzugadan
kazandan ve akabeden
derdine hal çaresi ararların
sarığıma yüz sürüp
eteğimde günler geceler boyu
bekleştiğini çaresizce.
halbuki dilsiz bir elçinin
rüyasıydı dünya benim için
onu daha da zorlaştırmadım
üleştim ağaçtan ne düşüyorsa
razı oldum tayınıma, istemedim çoğunu
kuyuya sarkıtılan iplerin getirdiği neyse ona
bir usturanın getirdiği neyse ona razı oldum

rumu ve şamı karış karış gezdiğimi
sindi ve endülüsü arşınladığımı
fransisken rahipleriyle
ve kalenderi dervişlerle
düşüp kalktığımı yaydılar ardım sıra,
padişah sofralarında şaraplar içip
eşkıya duldalarında av eti kemirdiğimi
ve elbet her şehirde bir dilber yüzünden
kıydığım canların yekununu anlattılar.
kendimden kalkıp kendime dönmekten
atımın paslandığını
ve sahtiyan çizmelerimin
yol düşleri gördüğünü
anlatmadım kimseye
kimse bendim, anlatmadım.

beni deli sandılar ilkin
nefesi kuvvetli kocakarılar üflerse üzerime
sarı kantarona kakule katıp içersem
hücend ve rast ve ırak makamı şarkılar dinlersem
kalırsam kimselerin uğramadığı bir hücrede
düzelirim sandılar.
insanın düzelebileceğini reddettim ben.
o kıyıcının, o kara gözlü zalimin
o kadir kıymet bilmez vefasızın
o bilinmedik kör kuyunun düzelmesini
beklemedim hiç.
kendimi beklemedim.
dinlemedim med cezirden başkasını
hücrenin tabanında fareler vardı
onlara verdim derdimin yarısını
kalanını kendime sakladım
kalanını sakladım herkeslerden
saklamadım dünyanın bana kötü geldiğini
saklamadım bir çift gözün içinde ne geziyor bildiğimi
bildiğimi saklamadım, unuttum ben bildiğimi
fareler mordu, ben esmer
böylece anlaştık
böylece indik dünya denen binitten

beni sihirbaz sandılar ilkin.
asamı yere vurunca ejderhalar sökün edecek sandılar
göz boyayacak ve altın kazanacaktım böylece
namım benden önce ulaşacaktı şehirlere ve mezralara
kaybolacaktım insanların gözlerinin önünden
ve suda bekleyecektim ve uçacaktım havada
ve ikiye bölecekti beni kılıçlar
yine de tek parça kalacaktı bedenim
asamı yere vurdum elbet yine de
incecik bir çıtırtı çıktı ve sihirdi incecik çıtırtı
inandıramadım insanları
inanmadı bana kimse
çıtırtı. asa. ben. ejderha.
bir çölün bitiminde masal anlatıyordu bir berberi kızı
beni masalına kattı. bildi sihirbaz olmadığımı.
bildi. bilinecek bir şey yoktu ortada.
şiir vardı. oradaydı. dağın doruğunda.
çıktım ben oraya amma ki söylemedim kimseye
çıktım ve orada bulduğumu kendime sakladım
delilikti.
güzellikti.
perişanlıktı sadece erbabının bildiği.
susuverdim öylece.

beni şair sandılar
kalbim yok ve hiç acımıyor sandılar en sonunda
ben de bir ustura yardımıyla bir gece vakti
kalbimin olmadığını zannedenlerin kalplerini kırmak umuduyla
alınmamış yol, gidilmemiş orman kalmasın diye
kimse yanılmasın hakkımda
yanıltmayayım kimseyi diye
kalbimi usulca oydum yerinden.
kan geldi.