Şiir Versus / Ekim - Kasım 2021

İyileşmenin Tarihi Ya Da

Güven Adıgüzel

Dinle beni, kendi sesine aşık tüm vaizler az önce uykuya daldı
Az önce; tüm zamanlardan yapılmış sonsuz bir yankının kaydı
Bir sen kaldın, bir ben, yani ikimiz, sondan bir önceki felaketimiz
İkimiz diye bir şey yok, tedirgin nehirler belki ama ikimiz değil
Kahinlerin aralarında fısıldaşması evet, ama ikimiz değil.

Saçlarını tanıyorum, nefesimi kestiğin kör boşluklara uzanışını
Gırtlağımda büyüyen dört harfi ve buna dayanamayacağımı
Memnun olmadığın günlerin sayısını, seni incitmemenin ağırlığını
Yüzüne baktıkça; huzursuzluk ülkesinden ve ikimizden geçenleri
Hiç tanışmamış olmayı değil ama kanıma karışan hasarları bilmeyi.

Dinle beni, üzgün olmanın yurdunda yaşamayı anlatabilirim
Celâlli geceleri sakinleştiren o yeniden başlamaların tortularını
Nedenleri sen bilirsin, nasıl dedikçe göğsümde çürümüş kırgınlıkları
Suçlarımın yokuşunda yürürken varlığıma saldıran sessizliklerini
Üşüdükçe elindeki hınç, dilimde hep bir ur, omuzlarından düşüyorum.

İyileşmek hakkında bazı sözler ve fazladan en az birkaç ömür
En az, en iyi, en fazla, en fena, en yalnız, en çok seni unutmak
Tedaviyi reddetmekle başlayan coşkun bir tereddütle yürümenin
Ve nasılsa sana bakarım, senden kalanlarla kapanır içimin perdesi
Yağmursuzluk neyi hatırlatırdı bize, bulut kapılı evlere göçmeyi bil.

Dinle beni, unutmayı, başka şeyleri ve sabahımı dağlayan güneşi
Anlattıkça içimde düğümlenen kelimelerden yapılmış bir neş’eyi
Seni sevmeyi bildiğimden beri düştüğüm yerlere bağışladığım dünya
Gözlerine sığdığı kadar anlarım yalnızca, gam ederek sonrası rüya
Yılan cesetlerinin uykusunda şimdi ikimiz, suskun ve huzursuz.

İçimde dörtnala bir yılkı sürüsünün gazeli; güzel, vahşi, ebedi
Böyle şeyler söylüyorum, yorgun bir dağın kalbine kıvrılarak belki
Sınırlarında vurulup, yeni bir yarayı terk ederken; üzgün ve kararlı
Aynı tasayla uyuyup, aynı acıyla uyanmamızın masumiyeti hakkında
Ya da son duvarı kendi üstüne ören duvarcılar bahsindeki o son.

Dinle beni, sırtımdaki kaya, ezildikçe kendimden, sana vardıkça sisifos
Bilmek istemediğin bendim, mutsuzluğun her halindeki en yanlış siperin
İsterim, incinmediğin anları mühürlediğim bir zaman’ın ortasına düşmeyi
Düşmek trapezlerce, boşluklarından tanıyıp bir ömrü, koştuğun o camlardan
Yağmur değilim üzgünüm, ikimiz diye bir şey yok, ikimiz üzgünüm.

Dinle beni.